İranlı roman yazarı, oyun yazarı ve oyuncu Mahmud Devletâbâdî 1 Ağustos 1940’da Sebzevar kentinin Devletâbâd köyünde doğdu.
Babası kunduracıydı. Çocukluğunda tarlada çalışıyordu ve ilkokulu Mesud Selman İlkokulunda tamamladı. Kitaplar, bu genç çocuk için bir ilham kaynağıydı. Köyde ve çevresinde bulabildiği tüm kitapları okumuştu. Kendi sözleriyle: “Tahran’da yaşarken, evin damında bir lambanın ışığında Savaş ve Barış’ı okudum.”
Babası az da olsa okuma yazma biliyordu, fakat onu Sa‘dı-i Şirazi, Hâfız ve Firdevsî gibi büyük İranlı şairlerle tanıştırmıştı. Babası çoğunlukla büyük şairlerin diliyle konuşurdu.
1960–1974 yılları arasında tiyatro ve hikaye yazımı, Devletâbâdî’nin zihnini yoğun biçimde meşgul ediyordu. Bu yıllarda tiyatro gruplarına katıldı ve Bertolt Brecht’in ‘Simone Machard’ın Görüşleri’, Arthur Miller’ın ‘Köprüden Manzara’ adlı oyunlarında, ayrıca Behram Beyzai’nin ‘Ziyafet ve Kuklalar’ gibi eserlerinde rol aldı. Mahmud Devletâbâdî, 1962’de Tahran’da bir dergide yayımlanan Gecenin sonu adlı hikâyesiyle resmi olarak yazarlığa adım attı. Ardından birçok hikâye kaleme aldı ve 1968’den itibaren öyküleri kitap hâlinde veya edebi dergilerde yayımlandı. Bu dönemdeki eserlerinden bazıları: Çöl Katmanları (1968), Başibiro ve Gavarban (1971), Akil, Akil (1972). Daha sonra sinema ve tiyatroyu tamamen bırakarak edebiyatta tanınan bir isim oldu.
1974’te SAVAK tarafından tutuklandı. Devletâbâdî’nin romanları, gizli polisin dikkatini çekmişti. Kendisinin ne suç işlediği sorduğunda şu cevabı almıştı:
“Önemli bir şey değil, ama neredeyse yakaladığımız herkesin yanında senin romanların bulunuyor. İşte bu yüzden devrimcileri kışkırtan biri sayılıyorsun.”
Devletâbâdî, hayatının iki yıldan fazlasını hapiste geçirdi. Kendi ifadesine göre, birçok hikâye hapiste zihninde şekillendi. Hapisten çıktıktan sonra, yalnızca yetmiş gün içinde ‘Cây-ı Hâlî-i Seluç’u yazdı ve aynı dönemde en meşhur eseri olan ‘Kelidar’ üzerinde çalışmaya başladı. Kelidar, Horasan köylüleri ve göçebelerinin yaşam gerçeklerini bir ayna gibi yansıtır. Devletâbâdî, pek çok roman ve tiyatro eseri kaleme almıştır. Onun diğer ünlü eserleri arasında Selûk (2003) ve Albay (2009) yer alır.
Devletâbâdî, geçtiğimiz yüzyılın Ortadoğu’daki en etkili ve tanınmış yazarlarından biridir. Onun şöhreti, çağdaş İran’da sanatsal ve toplumsal özgürlüğü yükseltmesi ve kişisel deneyimlerine dayanarak köylü yaşamını gerçekçi bir biçimde resmetmesinden kaynaklanır.
Mahmud Devletâbâdî, 50 yılı aşkın yazarlık hayatı boyunca kalıcı ve etkileyici eserler bırakmıştır. Bunlar arasında en bilinenleri ‘Kelidar’, ‘Cây-ı Hâlî-i Seluç (Seluç’un Boşluğu)’, ‘Selûk’ ve ‘Albay’ romanlarıdır. Eserlerinin bazıları 11 dile çevrilmiş ve dünya çapında seçkin İran romanları arasında yerini almıştır. 2020 yılında, küresel Sanat ve Barış Projesi için “Asker (Yarım Yanmış Çizmeler)” adlı eseri yazıp seslendirdi. Bu eser, “Mehran Alirızai” tarafından düzenlenmiştir.
Mahmud Devletâbâdî’nin edebi üslubu
Devletâbâdî’nin eserleri etkileyici, akıcı ve güçlü bir anlatıma sahiptir. Karakterleri, manzaraları, yüzleri ve kahramanların ruh hâllerini öyle tasvir eder ki okuyucu adeta onları kendi gözleriyle görür. Onun romanlarının temel temaları; göçebeler, köylüler, yoksullar, özellikle de kadınlar gibi toplumun ezilen kesimlerinin ekonomik sorunları, yoksulluk ve adaletsizliktir. Bu kişiler, toplumsal koşulların ve haksızlıkların kurbanıdır.
Devletâbâdî’nin eserleri, çocukluk ve köy hayatından derin izler taşır. Üslubunun en önemli özellikleri; melodik bir dil, eski ve yerel sözcüklerin kullanımı, eşsiz betimlemeler ve dönemin toplumsal-siyasal meselelerini örneğin toprak reformunuyansıtmasıdır.
Edebi akım açısından bakıldığında, farklı ekollerin etkileri görülse de onun eserleri ağırlıklı olarak realizm akımıyla bağdaştırılır.
Mahmud Devletâbâdî’nin kitapları
Gece'nin Sonu
Yolculuk
Baba Sobhan’ın Hikayesi
Çöl Katmanları
Çıkmaz
Gavarban
Hicret-i Süleyman
Başibiro
Akil, Akil
Dönemeçten
Didâr-e Beluç
Kelidar
Cây-ı Hâlî-i Seluç (Seluç’un Boşluğu)
Koknus
Benim Baht Ceylanım Güzel
Kârnâme-ye Sepenc
Biz de İnsanız
Yaşlı İnsanların Geçip Giden Günleri
Otobüs
O Kızıl Yeleli Kısrak
Selûk
İmkânsız Düşünce Damlası
Yusuf’un Günü ve Gecesi
Besmele Çekerek Ölmenin Yolu
Minareler ve Gölgeler
Albay
Nun-i Neveştan
Mim ve Ötekiler
Emir Hasanek Vezir
Gelinlerin Saçının Ucuna Dek Söz
Âdemoğlu
Bu Sözler ve Söyleşiler
Dışarıda
Atlar Atlar Yan Yana
Mahmud Devletâbâdî’nin öne çıkan ve tanınmış eserleri
Mahmud Devletâbâdî’nin biyografisi; romanlar, tiyatro oyunları, seyahatnameler ve diğer dikkat çekici yazılarla doludur. Onun en önemli eserlerinden bazıları:
Kelidar
Kelidar, göçebe bir Kürt ailesinin Sebzevar yöresine göç etmesini konu alan bir destandır. Roman, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda (1946–1948) İran’daki yoğun siyasi atmosferde geçer. Hikâye “Kalmîşî” ailesinin sıkıntılarını ve zorluklarını takip eder. Roman, unutulmaz bir sahneyle açılır: Genç Kürt kızı Maral, onurlu ve gururlu bir şekilde atını sürerek babası ve nişanlısı Delaver’i görmek üzere şehirdeki hapishaneye gider. Maral, annesinin ölümünden sonra babasının tavsiyesiyle ata topraklarına göç eder.
Seluç’un Boşluğu (Cây-ı Hâlî-i Seluç)
Seluç’un Boşluğu, Devletâbâdî’nin en iyi romanlarından biridir ve İngilizceye çevrilen ilk eseridir. Roman, kocası Seluç ortadan kaybolduktan sonra köyün yoksul ortamında çocuklarıyla tek başına kalan Mergan adlı yoksul bir kadının hikâyesini anlatır. Bu eser, kadının yoksulluk, siyasal yozlaşma ve köydeki otoriter düzenle mücadelesini gözler önüne serer. Mergan, bir yandan Seluç’a duyduğu aşk ve onun yokluğuna duyduğu öfke arasında sıkışırken, diğer yandan oğulları “Abbas” ve “Ebrao”yu babasız büyütmeye çalışır. Roman, modern İran’ın gerçekleşmemiş ideallerini eleştirel biçimde hatırlatır ve geçmişle gelecek arasında sıkışmış, adaletsizlik baskısı altında ezilen bir toplumu tasvir eder.
Selûk
Selûk, “Kays” adlı bir adamın kendisinden 17 yaş küçük Mehtab’a duyduğu tutkulu aşkı konu alır. Bu aşk, Mehtab’ı da bir ateşin içine çeker. Kays için aşk, görülmek ve sahiplenilmektir. Onun bu bencilliği ve geleneksel bakış açısı, Mehtab’ı adeta bir mülk gibi görmesine neden olur.
Mehtab genç yaşında bu durumu kabullenir; fakat zamanla olgunlaştıkça Kays’ın sahiplenici tavırları bir sorun hâline gelir. Sonunda Mehtab bağımsızlığını ilan etmeye ve ayrılmaya karar verir. Roman, aşkın iniş çıkışlarını, aşk ateşinin sönüp nefrete dönüşmesini etkileyici bir dille anlatır.
Albay
Roman, yağmurlu ve karanlık bir gecede başlar: Kapı çalar, iki polis “Albay”ı kızının işkence edilmiş cesedini almak üzere çağırır. Olayların tamamı bir gecede geçer. Albay, kızının cesedini alabilmek için rüşvet vermek zorunda kalır ve onu gün doğmadan gömmek için acele eder. Çocuğunun ölümüyle boğuşurken ülkesine dair suçluluk ve öfke duyar. Diğer çocuklarını düşünür: biri Şah için savaşırken ölmüş, biri Ayetullah için savaşmıştır, küçük kızı ise muhalif bildiri dağıtırken yakalanmıştır. Albay, hayatı boyunca İngilizler karşı savaşmış, ömrünü ülkesine adamıştır. Albay’ın Çöküşü, millet, tarih ve aile hakkında; aynı zamanda İran’daki siyasi hareketlerin sonuçlarını konu alan son derece güçlü bir romandır.
Mahmud Devletâbâdî’nin en iyi kitabı
Şüphesiz ‘Kelidar’, İran edebiyatının şaheserlerinden biridir ve çağdaş Fars romanlarının en önemlilerindendir. Bu eserin temel fikri, yazarın çocukluğunda Sebzevar köylerinde yaşadığı yoksulluk ve sıkıntılardan doğmuştur. Roman, İranlı köylülerin ve göçebe kabilelerin kaderini, siyasi iktidarın gölgesinde yaşadıkları trajediyi işler. ‘Kelidar’ İran’ın kuzeydoğusunda bir dağ ve köyün adıdır. Yaklaşık 3000 sayfadan oluşan Kelidar, en uzun İran romanıdır. Eserin tamamı 10 ciltten oluşur ve yazımı 15 yıl (1963–1978) sürmüştür. Eserde 60’tan fazla karakter vardır ve her birinin yaşamına derinlemesine yer verilir.
Dili; görkemli, destansı ve şiirseldir. Kelidar, emek, yaşam ve doğayı yücelten bir romandır. Yazar bu eser hakkında şöyle der:
“Sanmıyorum ki gücüm ve yeteneğim bana Kelidar’dan daha kapsamlı bir eser yaratma imkânı versin. Kelidar bazı yönlerden, benim dahi hayal ettiğimden öteye geçmiştir.”
Mahmud Devletâbâdî’nin eserlerinin diğer dillere çevirileri
Mahmud Devletâbâdî’nin bazı eserleri Arapça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca dahil olmak üzere 11 dünya diline çevrilmiştir. Eserlerinin çeşitli dillere yapılan çevirilerinden bazıları şunlardır:
Seluç’un Boşluğu (Cây-ı Hâlî-i Seluç), İsveççe’ye Stefan Lindgren tarafından çevrildi (1999).
Seluç’un Boşluğu, Norveççe’ye N. Zendjani tarafından çevrildi (2008).
Kelidar, Almanca’ya İsviçre’de Sigrid Lotfi tarafından çevrildi (1999).
Albay (Kolonel), Almanca’ya İsviçre’de Behmen Nirumand tarafından çevrildi (2009); daha sonra İngilizce ve İtalyanca’ya da çevrildi
Albay, İbranice’ye Orly Noy tarafından çevrildi (2012).
Seluç’un Boşluğu, ABD’de İngilizce’ye Kamran Rastegar tarafından çevrildi (2007).
Albay, İngiltere’de İngilizce’ye Tom Patterdale tarafından çevrildi (2012).
Atash (Susuzluk / Özlem), İngiltere’de İngilizce’ye Martin E. Weir tarafından çevrildi (2014)
Seluç’un Boşluğu, Fransızca, İtalyanca ve Hollandaca’ya da çevrilmiştir.
Mahmud Devletâbâdî’nin ödülleri
Mahmud Devletâbâdî, onurlu edebiyat yaşamı boyunca pek çok ödül kazanmıştır. Bunlardan bazıları:
Berlin’de Dünya Kültürleri Evi Uluslararası Edebiyat Ödülü (2009)
“Vaav” Edebiyat Ödülü (2010)
Singapur Kitap Festivali’nde Asya Man Booker Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi (2011)
Asya Edebiyat Ödülü adayı, Albay romanı ile (2011)
“Hoşeng Golsiri” Edebiyat Ödülü – yaşam boyu başarı için (2012)
İsviçre Jan Michalski Edebiyat Ödülü (2013)
ABD’de, Albay’ın İngilizce çevirisi ile “En İyi Çeviri Kitap” ödülüne aday gösterildi (2013)
Fransa Sanat ve Edebiyat Şövalyesi Nişanı (2014)
“Vaav” Edebiyat Ödülü (2011)
Yirmi Yıl Hikâye Yazarlığı Onur Plaketi (Amin Fakiri ile birlikte), tüm eserleri için (1997)
Ağustos 2014’te, üzerinde “İran Romanının Efendisi” sloganı yazılı hatıra pulu basıldı.
yorumunuz